Siz Hiç Heykeltraş Gördünüz mü?


İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin ev sahipliğinde yürütülen -bugüne kadar hiç haberimiz olmadan tam 5 tanesini düzenleyip bitirdikleri- uluslararası heykel çalıştaylarının 30 Ekim'e kadar sürecek olan altıncısı, İnciraltı'nda, bu yıl "İzmir ve Mitoloji" temasıyla düzenleniyor. İzmir'de düzenlenen etkinlikleri iyi kötü sokakta rast geldiğimiz afişlerden, belediyenin sayfasından takip edebiliyoruz ama böylesine değerli bir etkinlikten bugüne kadar bihaber olmamızdaki tek suçlu biz miyiz bilmiyorum.

İğde ağaçları dikime hazırlanırken




Dün, uzun zaman sonra ilk kez İnciraltı Kent Ormanı'na pedalladık Tolga ile. Mevsimin belki son güzel, güneşli günlerinde yapılabilecek en moral verici şeydi bizim için. Ben biraz çalıştım, Tolga biraz uzandı, biraz çelikten büyütmeyi planladığı iğde ağaçları için dal topladı. Karnımız acıkınca da bizim için üniversite yıllarında gidip bir şeyler yediğimiz bir yer olması sebebiyle nostaljik olan bir kafeye doğru Kent Ormanı'ndan, İnciraltı Sahili'ne doğru pedallamaya başladık.

Aman tanrım! Bir de ne görelim. Birden fazla çadır, altında da tozu dumana katarak çalışan birileri. Tolga daha uzaktan sevince boğuldu: "İnanamıyorum, sanırım burada heykel çalışması yapıyorlar! Hadi gidip seyredelim!" diye. Vardığımızda gerçekten uzaktan gördüğümüz insanların, farklı milletlerden gelmiş, bu yıl altıncısı düzenlenen heykel çalıştayı için heykel yaptıklarından emin olduk.

Başlayalı henüz birkaç gün olmuş ve çalışmalarını bitirmeleri gereken son gün ayın 30'uymuş. Ama yine de ilginç olan tek şey, bizim altıncısı düzenlenen bir etkinliği ilk kez farkedişimiz değil; böylesine büyük, uluslararası bir etkinliğin olduğu bir yerde, -bence başlangıcını görmek de devamını izlemeyi düşünenler için çok etkileyici bir şey- etkinliğin ilk günleri de olsa, güzel havaya rağmen etrafta bir tane bile insanın ilgi duyup, gelip de yapılanlara bir göz atmayışıydı.

Hem canlı canlı ilk kez gördüğümüz bir şeyin -bir heykeltraşın heykel yapılışı- heyecanıyla, hem de bizden başka ilgili kimsenin olmayışının verdiği gazla, farklı milletlerden olan -heykeltraş Ümit Turgay Durgun ile yaptığımız sohbetten öğrendiğimize göre yaklaşık 300 kişi arasından elenip gelen- 7 heykeltraşın üçüyle, işlerini biraz bölsek de, sorularımızı tüketene kadar sohbet edebildik.

Katılan heykeltraşların isimleri ise şöyle: Antonıs Myrodias (Yunanistan), Behnam Akharbin Moghanlou (İran), Evrim Çamoğlu (Türkiye), Hayk Tomakyan (Ermenistan), Ivan Tsıskadze (Gürcistan), Marino Di Prospero (İtalya) ve Ümit Turgay Durgun (Türkiye). 

İzmir ve mitoloji temalı çalıştaya, bizim sohbet edebildiğimiz heykeltraşlardan Ivan Tsıskadze "Pegasus" isimli eseriyle, Ümit Turgay Durgun "Anka Kuşu" isimli eseriyle ve Behnam Akharbin Moghanlou ise "Gündoğumu" isimli eseriyle katılıyorlar.

Sohbete ilk başladığımız ve çalışmasının neredeyse en çıplak halini gördüğümüz Ivan Tsıskadze, çalıştaya kendisi gibi heykeltraş olan oğlu ile birlikte Gürcistan'dan gelmiş. Sanki bu topraklardan biri gibi, çok sıcak kanlı ve samimi bir biçimde bize çalışmalarını anlatıyor. Gittiğimizde daha yenice çizdiği ve deliklerini açmaya başladığı atı gördük. Çalıştayın ilerleyen günlerinde de merakla takip edeceğimiz bir çalışma. Kendilerine başarılar diliyoruz :)





İkinci sohbetimizi ise Türk ama -bizi hiç şaşırmayacak bir ifadeyle- son altı yıldır, sanata ve sanatçıya verilen değerin daha fazla olduğu bir ülkede, İtalya'da yaşayan, genç bir heykeltraş Ümit Turgay Durgun ile yaptık. Ondan edindiğimiz bilgiler ise biraz hüzünlü. İlk olarak, yurt dışında; İtalya'da yaşadığını öğreniyoruz. Hayallerinin devamının da bu topraklarda olmadığını... -Kendisine hak veriyoruz, hangimiz kendimizi bu topraklarda değerli hissedebiliyoruz ki artık?- Yurt dışında da benzer çalıştaylara katıldığını ancak oralarda çalıştayların, yüzlerce ziyaretçinin katılımılyla gerçekleştiğini, burada ise haftasonları bile çok az sayıda katılımcının ilgi duyarak orada bulunduğunu, sonra çalıştayın sonunda üretilecek olan eserlerin, hemen her gün gözümüzün önünde olabilecek bir yere, Mustafa Kemal Sahil Bulvarı'nda sürdürülmekte olan yayalaştırma projesinden sonra buraya getirileceğini öğreniyoruz. Mitolojide küllerinden yeniden doğmasıyla bilinen Anka Kuşu'nu heykelleştirecek olan heykeltraşın, kuşun duracağı kısmı bütün bir mermerden, kuşu ise oradan çıkan molozları birleştirerek -tıpkı bir küllerinden doğmayı canlandırır gibi- yapacağını öğreniyoruz ve etkileniyoruz. Sohbetimiz boyunca elinden bırakmadığı ekipmanlarıyla, çalışmalarına sabah 9'da başlayıp akşam 6'ya kadar devam ettiklerini de söylüyor. Kendisini daha fazla yormamak için edindiğimiz bilgilere teşekkür edip ilerleyen günlerde ziyaret etmek üzere yanından ayrılıyoruz.


Üçüncü sohbetimizi ise İran'dan katılan Behnam Akharbin Moghanlou ile yapıyoruz. O da çalışmasına ara verip bizimle uzun uzun sohbet ediyor. Ondan da "Gündoğumu" isimli çalışmasına güneşin doğuşuyla başlayıp, güneşin batışına kadar devam ettiğini öğreniyoruz. Bize son derece sıcak davranıyor.






Sonra yemek yemek üzere çalıştay alanından ayrılıyoruz. Dönerken tekrar uğradığımızda ise bu sefer çalıştayın teknik sorumlusu heykeltıraş Yücel Tonguç Sercan ile biraz sohbet ediyoruz. O da yine aynı ilgisizlikten şikayetçi ama kimseye sitem de edemiyor. Sadece üzülüyoruz. Onun da birkaç çalıştaydır sürdürmekte olduğu çalışma hakkında biraz bilgi alıyoruz, bu çalıştay sonuna kadar onu bitireceğini. Ve ekipmanların Türkiye'de üretilmediği için çok büyük maliyetler ile temin edilebildiğini... Ona da tekrar geleceğimizi ve heykellerin yapım aşamalarını takip edeceğimizi söyleyip vedalaşarak ayrılıyoruz.

Bizim planımız etkinliğin ilerleyen günlerinde de çalışmaları yakından takip etmeye çalışmak. Sizlere de duyurmak istedik. Katılmak isterseniz yer İnciraltı. Çalışmaların tümüne ise şurada ekli olan pdf dosyasından ulaşabilirseniz.

Sanat ve sanatçı güzel bir şey. İlgimizi eksik etmeyelim. Sevgilerle...

Yorumlar

En Çok Okunanlar