Tolga'nın Böbrek Taşı Düşürmesi Serüvenine Dair

7 Haziran gecesi, öncesinde hiçbir sinyal vermeden ya da verdiyse de bize ulaştıramayan bir sancıyla başladı Tolga'nın bize epey şey öğreten, ağrılar olmasa eğlenceliydi bile diyebileceğimiz böbrek taşı düşürme macerası.

Akşam film izlerken birden belinde bi ağrı olduğunu söyledi, arkasındaki yastığı düzeltmeye çalıştık. Sanırım 5. saniyede ayağa sıçradı, çok kötü bi sancı olduğunu söyledi. Ben de kalkıp yatağı hazırlamak için diğer odaya geçtim, uzanırsa gçeer diye. Birinci dakika olmadan ağrıya karşı küfürler havada savrulmaya başladı. Ciddi bir şey olabileceğini düşünerek acile gitmemiz gerektiğine karar verip üzerimi değişmeye koyuldum. Bir kere gerek yok dedi, saniyeler sonra "Acıdan bayılabilirim, eğer bayılırsam nefes almamı sağla ve ambulans çağır" dediğinde evden çıkmak için başka bir şeye ihtiyacımız kalmamıştı. Annesi Nuristan Teyze'yi de alıp doğruca Egepol Hastanesi'nin aciline gittik. Böbtek taşı olabileceğini söylediler. Bir ağrı kesici serum verdiler, bir idrar tahlili ve röntgen filmi istediler. Ağrı kesiciden sonra bu iki işlemi tamamladık. Ama Tolga sancıdan ve mide bulantısından duramıyordu, ikinci serumda mide bulantısını kesmeye çalıştılar. Üçüncü olarak ağrı kesici bir iğne yaptılar ve bu da çözüm olmayınca morfin verdiler. Tolga biraz sakinleştiğinde bu kadar acı veren şeyin bir böbrek taşı olduğunu hem idrardaki kandan hem de röntgen filmindeki bize resmen orta parmak gösteren görüntüsünden anlamıştık.

Ertesi gün üroloji bölümünde muayene olup neler yapılabileceğini anlamak üzere eve döndük. Tolga ilaçların etkisiyle bebek gibi uyudu. Taş tespit edildikten sonra düşene kadar uyuduğu en iyi uyku buydu diyebilirim. Ertesi sabah tam bir doğum çantası niteliğindeki çantamızı da alıp hastaneye vardık. Muayene olduk, röntgen, ultrason, tomografi, kan tahlili... Sonuç, bir tanesi sağ böbrekte ve diğeri sol üreterde olmak üzere her biri 5.5 mm çapında olan iki böbrek taşı olduğunu, sol üreterdekinin böbrekten çıktığı ve hareket halinde olduğu için ağrı yaptığını öğrendik. 

Egepol'deki doktorun bize söylediği 10 gün kadar, vereceği ağrı kesicilerin de desteğiyle acıyı dindirmeye çalışıp, bol su içerek 2 mm çapındaki sol üreterden 5.5 mm çapındaki taşın düşmesini beklememiz, düşmediği taktirde taşın alınması için bir operasyon gerçekleştirilebileceği oldu. 



Verdiği ilaçları da almak üzere reçetemizi cebimize koyup, böbrek taşı denince akla gelen klişelerden biri olan "Değteke Suyu"'nu edinmek üzere Dağteke'ye doğru yola koyulduk. Torbalı'da annemi alırken, Tolga'nın yeniden başlayan ağrılarına çözüm olması için 3 Arveles ve 1 Emedur'u Tolga'ya enjekte ettikten sonra Dağteke'ye vardık. Yola çıkarken oradan su getirmek için vardıktan sonra sırada 10 saat beklemek gerektiği efsanelerini dinlediğimiz için vardığımızda sırada olan 4 kişi ve her birinin 3er damacanası bize hiç beklemeyeceğiz hissi verdi ve saat 6'da vardığımız köyden 10'da ayrılırken "Hiç beklemedik, çok şanslıyız" hissi hala hakimdi. Burada hemen değineyim, suyun taşın düşmesine bir fayda sağladığına inanmıyorum. Sadece içilebilecek kadar iyi bir tadı olan doğal bir kaynak suyu. Boş zamanınız varsa değişiklik olsun filan diye belki doldurup içebilirsiniz. Onun haricinde "Yok, ben faydası olduğuna çok inanıyorum, biz de içelim" derseniz, hiç değilse gidilebilecek uygun saati tayin edebilmeniz için aldığımız bilgileri paylaşalım. Köyde kaynağın suyu gece 12'de kesilerek, su bir depoda biriktiriliyormuş. Sabah 7'de açıldığında epeyce uzun kuyruk olduğu söyleniyor ancak geceden depoya dolum yapılması sağlandığı için su biraz güçlü akıyormuş. Öğlene doğru gücü iyice azalıp serçe parmak kalınlığından bile az ip gibi akan bir suya dönüşüyormuş. Sanırım gitmek için en uygunsuzz saat öğle saatleri. Çünkü bu saatlerde hem kuyruk oluyormuş hem de su çok az akıyormuş. Biz vardığımızda dediğim gibi az kişi vardı ama su inanılmaz az akıyordu. yine de dolumumuzu yapabildik. 

İnsanların çılgınca şifa buluruz ümidiyle akın ediyor olmasına rağmen yerlisi yozlaşmamış, orayı ticarethaneye dönüştürmemiş, sağlıklı bir zamanda gidilse tadı çıkarılabilecek, keyifli bir köy. Etraftaki çam ağaçlarının sağladığı çok temiz bir havası var. Belediyenin desteği olduğunu düşündüğüm ama detayını araştırmadığım, bölge halkının yetiştirdiği ürünleri satabildiği, bizlerin de taze ve doğal ürünleri uygun fiyata alabileceğimiz küçük tezgahlar kurulmuş. -Bölgede arıcılık yapan aileler de var. Taze polen, iyi bal almak isterseniz onları gönül rahatlığıyla tavsiye edebilirim. Hem taş düşürürken insan kendinden geçip çok güçsüz kalıyor. Ona bir nebze olsun çare olabilir.- Karnınızı doyurup çay, çorba içebileceğiniz iki de kafeteryası var. O kadar su içilen bir yerde çılgınlar gibi tuvalet ihtiyacı olan insanları düşündüklerinden mi öyle yapmışlar bilmiyorum ama tuvaletler ücretsiz. Dediğim gibi, bu suyun bir fayası olduğunu düşünmüyorum ama böbrek taşı düşürdüm de Dağteke suyu içmedim demek istemiyorsanız, tavsiyem ya sabah 6 gibi gelip kuyrukta en önlerde yer almaya çalışın ya da akşam 8 gibi filan gidip gece yarısı olmadan şişelerinizi doldurmaya bakın. 

Köyden birkaç görüntüyle doğaya olan susuzluğumuzu iyice artıralım. 





Köyden geri eve döndüğümüzde gece yarısı olmuştu. Tolga'nın sancısı yoktu ve uyuduk. Sabah 7'de yine bir sancıyla uyandık. Su alacağız derken ilaçları alamadığımız için, hiç ilaçsız ağrıyla baş etmeye çalıştık ama hiç anlamlı bir çözüm olmadığını çok geç olmadan anladık. 

Şunu tekrar ve önemle belirtmek isterim ki, böbrek taşı düşürürken su çok önemli. Öylesine önemli ki, gece birer ikişer saat arayla uyanıp su içip tekrar uyumanız bile sabah çekeceğiniz ağrıyı hafifletmek konusunda ağrı kesicilerden bile daha büyük fayda sağlıyor. Es geçmemenizi şiddetle tavsiye ederim. Çünkü Cuma günü çekilen ağrıların büyük kısmı bir önceki 5 litre kadar su içilmiş olmasına rağmen gece bir bardak bile su içmeden sabahı etmekti. Üstüne bir de ilaçsızlık, Tolga'yı tümden mahvetti. 

Şiddetli ağrıyla yine Egepol'deki üroloğa başvurduk. Bir ağrı kesici Volteren yapıldı, sonrasında çekilen röntgen sonucunda ise taşın hiç kıpırdamadığını öğrendik. Doktor ağrı kesicilerle taşın düşmesini beklememizi tavsiye ederek bizi eve gönderdi. Ama bu sırada Dağteke'de dahil olduğumuz sohbetler ve Nuristan Teyze'nin de deneyimini göz önünde bulundurarak 5.5 mm'lik taşın kendiliğinden düşmeyeceği kanaatine vardık. Egepol'de var olmayan bir teknoloji olduğu için arka plana atıldığını düşündüğümüz taş kırdırma operasyonunu denemek üzere Alsancak'ta bulunan Üromar'a gittik. Yaklaşık 15 dakika süren bir operasyonla (normal şartlarda her biri ayrı günlerde olmak üzere 3 seans süren bir operasyonmuş) taşı kırdırdık ve ilaçlarımızı alıp eve döndük. 

Tolga yeniden su içmeye, evde koşturmaya devam etti. Aldığımız ilaçlar arasında bir antibiyotik zimax, taşın düşmesi sırasında idrar yollarında açtığı yaraların enfeksiyona dönüşmesini önlemek için purinol (suda eritiliyor) ve biri hap biri iğne olmak üzere iki tür volteren ağrı kesici vardı. Zimax ve purinolün etkisi direkt hissedilmese de -acıyı hafiflettiği söylenemez- ileride oluşabilecek bir enfeksiyonu önlemesi için önemi büyük olduğundan es geçmemenizi öneririm. İlaçları alıp, Cuma gecesi iyi bir uyku çekebilmek için gece 11 gibi bir volteren iğne vurulup geri döndük. 

-Bu sırada Tolga'nın kardeşi Tugay'ın parmağı, parmağına soktuğu makasın tutma kulplarına sıkıştığı için Buca'dan onu kurtarmaya gittiğimizden post yarım kalmıştı. Devamını şimdi ekleyebiliyorum.-

Cumartesi günü Tolga'nın midesi henüz bulanmazken "Güzel bir kahvaltı yapabiliriz belki" hevesiyle her zamanki haftasonu kahvaltılarımızdan birini hazırladık. Kahvaltımızı sorunsuz yaptık ve sonrasında Tolga midem bulanıyor böee filan diye dolanırken ona kova getirmeme kalmadan salonun orta yerindeki kocaman halıya yediği içtiği ne varsa hepsini çıkardı.

Böyle olunca da günlerdir gerilen sinirlerim bir anda boşaldı ve sonunda yaptığı şey için ona kızdım. Ben kızar kızmaz "Ayy canım çok yanıyor, ayy galiba geliyor" diyerek banyoya koştu ve şu günlerdir tatlı dille üstesinden gelemediğimiz taşını (Üromar'daki müdahalenin ilk seansı sonrasında paramparça olmuş) bir anda düşürüverdi. Bu serüven de böylece sona erdi. 









Yorumlar

En Çok Okunanlar