Hep Çalış, Hep Çalış: Durmadan Öğrenmek



Babam küçüklüğümden beri bağlama çalıyordu ve gitar öğrenmeyi çok istediğim yıllar boyunca "Önce bağlama" diye tutturduğu için, ikimiz de inadımızdan birer geri adım atmadığımızdan; ne gitarı öğrenebildim ne de bağlamayı. Ama epey bir müzik dinledim bu arada; dinledim, öğrendim, not ettim, arşivledim. Hala iki harddiskimde, yedekli saklarım arşivimi.

İlk gitarımı kendi çabamla 2008'de aldım. Birkaç ay özel derse devam ettiysem de yurt ortamında pek de kolay olmadı öğrenmek. Ümidimi iyice yitirince de getirip eve bıraktım. Ara ara elime aldığımdaysa da her defasında en baştan başlamak sıkar oldu ve öğrenebileceğime olan inancım tümden söndü.

Bir enstrümana hayat veremese de parmaklarım, yine de kendimi müzik konusunda kültürlü bir dinleyici olarak görür, hiç değilse onunla avunurdum. Önüne çıkan her şeyi dinleyen bir popçuyu seversem filan diye korkardım.

Ama durum hiç de korktuğum gibi olmadı; bugün hala yeni müzikler keşfedip "Bak bunu yeni buldum, dinlesene" diye heycanla paylaşan biriyle eşim. Paco de Lucia'nın parçalarını çalacağım diye kendini paralayan, gün içinde bulduğu her boşlukta gitarı eline alıp ikimizi de dinlendiren biriyle.

Durum böyle olunca benim hala gitarımı çalamıyor oluşum göze çok batar oldu. -Üstelik işsizim, ama zaman yine de yetmiyor!- Ve sonunda yarım yamalak sürdürdüğümüz dersleri haftada 3'e, pratikleri ise her gün ve günde yarım saate çıkardık. Sıkı da bir programa başladık, yoksa okullar filan bitemeyecek, o tezler yazılamayacak çünkü. Çünkü başımıza gelen türlü belaların peşinden koşturduğumuzun haricinde zaman nereye gidiyor, bir türlü anlayamıyoruz.

Umarım bu sefer sonuç alacağız, yoksa bu gidişle ben Tolga için bir hayal kırıklığı olacağım! 😰 (Tolga'nın editi: Umarım bu sefer sonuç alacağız. Alamazsak da bir daha deneyeceğiz!)


Yorumlar

En Çok Okunanlar