Çatımız Uçtu!

Geçtiğimiz hafta Salı günü, şiddetli rüzgâra, berbat havaya rağmen Tolga'nın bel fıtığı ağrıları -acılarıyla onun için, çetiği acıların üzüntüsüyle benim için- dayanılmaz bir hâl aldığı için yeniden spora başlamak üzere görüştüğümüz bir salona gittik. Önceden randevulaşmamış olsak kesinlikle dışarı çıkmayı istemeyeceğimiz bir hava vardı dışarda.

Dönerken dalgaların büyüleyici büyüklüğünü daha yakından seyredebilmek için Zeytinalanı sahiline uğradık. Dalgaların sahile taştığı ve her seferinde arabayı yıkadığı bir ortamda, doğanın ne kadar hırçın, güçlü ve büyüleyici olabildiğini ve bunu ancak ondan zarar görmeyenlerin sevebildiğini konuşurken telefonum çaldı. Komşumuzdan, evimizin çatısının onun evine doğru uçtuğunu öğrendik. Seyri de, sohbeti de bırakıp hemen eve döndük.

Evlendiğimizden beri periyodik olarak absürd dertler yaşıyoruz ve çoğuna karşı hissizleşebilmeyi bence başardık. Ama eve geldiğimizde büyük bir kısmı uçmuş, bir kısmı hâlâ -sonradan eve gelen itfaiyenin verdiği bilgiye göre saatte 60 ila 90 km arasındaki bir hızla esen rüzgârla- uçmaya devam eden çatıyı görünce büyük bir korkuya kapıldık. Uçan parçaları nasıl toplarız, her an bir yağmur bastırırsa eşyalarımızı nasıl koruyabiliriz, kimi arayalım, bir yere bilgi vermek lazım mı gibi düşüncelerle kaygılarımız derinleşti.

İlk olarak itfaiyeyi arayıp, hiç değilse etrafa uyarıcı bir şerit çekme konusunda yardımlarını istedik. Evdeki baretleri bulup takarak, kiremitlerin üzerimize düşme ihtimaline karşı önlem aldık. Sonra yukarı çıkıp kiremitleri toplayabilir miyiz diye bakındık ama çatıya çıkmanın imkânı yoktu. Çok tehlikeliydi. Tezgâhın üzerinden elimin yetiştiği birkaç tanesini alıp indirdim ve çatıya çıkamadıkça yapacak fazla bir şey olmadığı, üstüne soğuktan da donduğumuz için çaresiz aşağı indik. İtfaiye geldi. Çatıdaki kiremitlerin uçmaya devam etmesi konusunda yapacakları bir şey olmadığını, rüzgârın da kuzeyden estiğini ve öyle devam edeceğini, uçmaya devam eden kiremitlerin de komşumuzun evine doğru gitmesinden dolayı şerit çekmeye ihtiyaç olmadığını, komşuları uyarmamızın yeterli olacağını söylediler. Sonra da gittiler. O an sihirli bir elin tüm kiremitleri toparlayıp, kimseye zarar vermeden bir kenara koyabilmesini çok istedim ama böyle bir şey tabii ki mümkün değildi. 

Gece boyunca devam eden rüzgârda, berbat sesler çıkaran çatının gürültüsüyle güç de olsa uyuyabildik. Ertesi gün rüzgâr biraz hafifledi ama hava hâla çok soğuktu. Gece evin sigortası olduğu aklımıza geldi. Sabah da ilk işimiz sigorta firmasını arayıp kayıt oluşturmak oldu. Atadıkları eksperin bağlı bulunduğu firmanın numarasını verdiler. Onlarla görüştüğümüzde de bölgeden 20'den fazla kişiden aynı konuda bildirim aldıklarını söylediler. Bulabilirsek, hemen bir usta bulup fiyat teklifi almamızı önerdiler. Çatıya zorla çıkıp durumun vehametini gördükten sonra usta aramak için Urla'ya gittik. Malzemecilerden, kendi çıkardığımız ölçülere göre fiyat toplarken bile donduk ve yorulduk. Üstüne, grüştüğümüz insanlar başka birçok kimsenin çatısı da zarar gördüğü için fazla da uygun olmadıklarını söylediler.

Yıldığımız ve dönmeye karar verdiğimiz bir anda, tanıdığımız ve sevdiğimiz mobilyacı bir esnaftan yardım istedik. Onun yönlendirmesiyle bir usta bulduk. Diğer ustaların "Müsait olmayız" demelerinin aksine, hemen bizle geldi. O rüzgârlı ve soğuk havada ölçümlerini yaptı, kabaca bir fiyatı hemen yanımızda söyledi. Aldığımız malzeme fiyatlarıyla kıyaslayınca beklediğimizin çok üzerinde olunca çatıyı yaptıramayacağımızı, geçici bir çözümle en azından yağmur almasını nasıl engellerizi düşünmeye başladık. Ertesi sabah rüzgârın da biraz hafiflemesiyle ve usta bulamayacağımız kaygısıyla çatıda korkmadan çıkabildiğim yerdeki kiremitleri, tehlike oluşturmaması için toparlamaya başladım. -Tolga da ben de, birbirimizin deneyimsizliğimiz yüzünden çatıdan düşmesinden korktuğu için ve ben onun düşmesinden duyduğum korkuyu bastırmayı beceremediğimden, o görevi ben aldım.-

Sonra görüştüğümüz birkaç usta ve hasar tespiti için eksper geldi. Ustaların Cuma günü ancak hesaplamayı tamamladığı fiyatlar da ilk ustanın verdiği fiyattan fazla farklı değildi. Cuma gününü, onun hangi malzemeleri kullanacağını ve fiyatları öğrenmek için yeniden Urla'ya gittik. Ülkenin belirsiz ekonomisinde böyle zorunlu bir sorunu ertelemenin bize daha çok kaybettirebileceğinden kaygılanıp ilk gelen ve diğerlerine göre de teknik anlamda açık ara daha bilgili olan ustayla anlaştık. Pazartesi işe başlanması için sözleştik. Neredeyse bir yıldır süren, önceki tadilat deneyimlerimizden dolayı da sözleştik ama usta gelir mi, gelirse işi düzgün yapar mı, işi bitireceğim dediği sürede bitirir mi, kimseye bir şey olmadan işi bitirir miyiz diye epey kaygıyla Pazartesi gününü bekledik.

Pazartesi günü sözleştiğimiz saatten 15 dakika önce, 8.45'te usta ve ekibi eve geldi. Kapıdan girdikten sonra 3. dakika filandı sanırım, seri bir şekilde kiremitleri yandaki bahçeye atmaya başladılar. Hızlı bir başlangıçla ilk günki onarım, yalıtım ve hazırlık çalışmalarını tamamlayıp gittiler.

Ertesi gün yine erkenden, vinç ve kiremitlerle geldiler. Vinç kremitleri çıkartırken Tolga drone ile çekim yaptı, ben de ayak altında durmamaya çalışarak işi seyrediyordum ki, vincin üzerinde asılı duran kiremitlerin anlaştığımız siyahın yerine kahverengi olduğunu farkettim. İlk gün her şeyin yolunda gitmesiyle mutlu olmuşken bir anda yine bir sürü sorun yaşayacağımızı düşünüp birden üzülmeye başladık. Üstelik kiremitlerle bir gelen tenekeci de siyah yerine kırmızı teneke getirmişti. Tenekeci siyahları hazırlayıp ertesi gün yeniden gelmek üzere gitti. Yoğun bir telefon trafiğinin ardından, neyse ki henüz gitmemiş olan ama bekletilmesi de bir sürü başka işi engelleyen vinç oradayken, çatıya çıkan kiremitler geri indi. Yeni kiremitler bulundu, onların gelmesi stresli bir 40 dakika kadar sürdü ve siyah kiremitleri görünce yeniden biraz rahatladık. İyi bir ustayı, böyle kriz anlarında verdiği tepkilere göre değerlendiriyoruz ve bu usta gerçekten bizi neredeyse hiç üzmedi ve hatasını kabul etmeyen tedarikçisini karşısına alma pahasına gelen ürünleri geri gönderip başka yerden siyah kiremit buldu. Stresinin yanında, maddi olarak ekstra külfet oluşturan bu durumu, anlaşmamız öyle olduğu için bize yansıtmaya kalkışmadı. -Çok kötü deneyimlerimiz var maalesef-

Salı günü kiremitler döşendi. Bugün de tenekeci doğru renkte tenekeleri getirdi. Onlar da döşendi. Kiremitler sabitlendi. Akşam üzeri 4 gibi işlerin toparlanmasıyla üç gündür bir yaz gününden farksız süren havanın ardından yeniden rüzgâr başladı. 

Şu an yerini değiştirmemizin de etkisiyle köklerinden destek almakta güçlük çeken palmiyemizi sarsan bir rüzgâr var ve tadilatla yenilenen çatımız ilk sınavını veriyor! 

Doğanın görkemli gücü karşısındaki acizliğimizle, ona zarar vermekten geri duramayanların bile bu türden felaketler yaşamayacağı; felaket yaşamadan da doğayı önemsemeyi öğrenebileceği günler dilerim!

Yorumlar

En Çok Okunanlar