Resimlemece

Her şey bitmiş de bir tek bu işimiz kalmış gibi, evlendiğimiz tarihten itibaren yılbaşına kadar geçen süreçte Cuma gecesi Ankara'dan yola çıkıp Pazartesileri geri döndüğüm haftasonu birlikteliklerimizden birinde içimize dert olmuş bir şeye çözüm getirdik: banyonun renksizliği. Resim yapmaya, bir şeyler boyamaya, çizmeye hep çok meraklıydık. Yanımızdan ayırmadığımız not defterleri ve dönem dönem yanımızda gezdirdiğimiz kuru kalemlerle aklımıza estikçe bir şeyler çizer, hoşumuza giden çizimleri taklit ederdik. Evi almamızın esas motivasyonu da duvarlarına istediğimiz resimleri çizebilmek, istediğimiz karalamaları yapabilmekti. -Sonraki postlarda duvarımıza çizdiğimiz dağ resmini de aktaracağız- Ancak koşuşturmacadan canımız çıkarken bile "E biz bu evin her yerine istediğimiz gibi bir şeyler karalayacağız diye anlaşmıştık ama vakit bulamıyoruz, hadi şuradan başlayalım" diyerek daha valizlerdeki kıyafetlerimizi bile yerleştiremediğimiz evimizin yanılmıyorsam ilk karalamacasını gerçekleştirdik. 

Bıyıklı görseli internette buldum, onu taklit ettik. Yanındaki hanımı da biraz doğaçlama çizip parmağına da bir kuş kondurduk. Bilenlere denk gelmezse diye not edeyim; benimle aynı tarihte doğmuş -yumurtadan çıkmış- olan bir kuşum vardı. İsmi Bulut. Ankara'da az daha para kazanıp bir hayat kurabilmek uğruna onu annemlere bıraktığım birlikteliğimizin 4. senesinde öldü. Çok daha uzun yıllar birlikte yaşayabileceğimizden emindim oysa... Para kazanmak derdi kötü bir şey. İnsanı sevdiklerinden alıkoyuyor. 

Konuya dönmeyi deniyorum. 

Tüm boya kalemlerimizi çıkarıp bir resim karaladık. Sonra içerisine resmimizi koyabileceğimiz bir çerçeve almak üzere ikea'nın yolunu tuttuk. Yanında birkaç şeyle birlikte geri döndük. Epeyce küçük evimizin epeyce küçük banyosu için sonuçlar şuna benzedi.  


İş yaparak geçirdiğimiz ilk haftasonu diğerleri için de ışık oldu ve bir daha neredeyse -ders çalışmak zorunda kaldığımız haftalar dışında- hiç boş duramadık. 

Yorumlar

En Çok Okunanlar